Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alan bilgiye göre, yaşlanan nüfusun da etkisiyle 2022 yılında gerçekleşen ölümlerin yüzde 68,6’sı dolaşım sistemi ve solunum yolu hastalıkları ile tümör, beslenme, endokrin ve metabolizmayla ilgili hastalıklardan kaynaklandı.
Temel risk faktörleri ise tütün kullanımı, fiziksel aktivite eksikliği ve dengesiz beslenme olarak belirlendi.
AA muhabirinin 2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’ndan derlediği bilgiye göre, sağlık hizmet sunumunda son yıllarda kaydedilen ilerlemeler sonucu fiziki altyapı, insan kaynağı, hizmete erişim, aile hekimliği, anne ve çocuk sağlığı, hastane yatak sayıları, koruyucu sağlık, kurumsal yapılanma, bulaşıcı hastalıklarla mücadele, hasta ve hekim hakları başta olmak üzere pek çok alanda gelişmeler sağlandı.
Anne ve bebek sağlığına yönelik hizmetlerdeki iyileşmeler sonucunda 2017 yılında yüz bin canlı doğumda gerçekleşen anne ölüm oranı 14,5 iken 2022 yılında 12,6’ya geriledi.
Hasta yatak kapasitesi ve hasta yataklarının niteliği açısından 2017 yılında 27,9 olan on bin kişiye düşen yatak sayısı, 2022’de 30,7’ye çıktı.
Sağlık altyapısının iyileştirilmesi ve hizmete erişimin kolaylaştırılmasıyla 2021’de 8 olan kişi başı hekime müracaat sayısı, 2022 yılında 10 olarak gerçekleşti.
“18 şehir hastanesi projesinin sözleşmesi imzalandı”
Kamu özel işbirliğiyle toplam 28 bin 438 yatak kapasitesine sahip 18 şehir hastanesi projesinin sözleşmesi imzalandı.
Ekim 2023 itibarıyla Mersin, Yozgat, Isparta, Adana, Kayseri, Elazığ-Fethi Sekin, Manisa, Eskişehir, Ankara-Bilkent, Bursa, İstanbul-Başakşehir Çam ve Sakura, Konya, Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu, Ankara-Etlik, Kocaeli Gaziantep ve İzmir Bayraklı şehir hastaneleri toplam 27 bin 828 yatak kapasitesiyle hizmet verdi.
İlave olarak 610 yatak kapasitesine sahip Kütahya Şehir Hastanesinin geçici kabul çalışmaları devam ediyor.
Ayrıca, 19 bin 50 yatak kapasiteli 17 şehir hastanesi projesinin de merkezi yönetim bütçesinden yapımına devam ediliyor, toplam 4 bin 900 yatak kapasiteli 6 şehir hastanesinin proje çalışmaları yürütülüyor.
Toplam 14 bin 150 yatak kapasiteli Aydın, Antalya, Samsun, Trabzon, Ordu, Denizli, Sakarya, Şanlıurfa, Diyarbakır-Kayapınar, İstanbul Sancaktepe ve Mardin şehir hastanelerinin inşaat çalışmaları sürüyor.
2022 yılında toplam yatak kapasitesinin yüzde 21’ine, uzman hekim sayısının 31,9’una sahip olan özel sektörde, tüm ameliyatların yüzde 29,4’ünü yapılırken, toplam yatak kapasitesinin yüzde 16,7’sine ve uzman hekim sayısının yüzde 15,51’ne sahip üniversite hastanelerinde ameliyatların yüzde 18,7’si gerçekleştirildi.
2022 yılında Türkiye’de hekim sayısı 194 bin 688, diş hekimi sayısı 42 bin 359, hemşire sayısı 243 bin 565 ve ebe sayısı 59 bin 632 oldu. Aynı dönemde 100 bin kişiye düşen hekim sayısı 228 iken, hemşire ve ebe sayısı 356 olarak kayıtlara geçti.
“Sağlıklı Hayat Merkezlerinin sayısı Eylül 2023 itibarıyla 247’ye ulaştı”
Bulaşıcı olmayan hastalıkların toplam hastalık yükü içerisindeki payı, yaşlanan nüfusun da etkisiyle giderek arttı.
2022 yılında gerçekleşen ölümlerin yüzde 68,6’sı dolaşım sistemi hastalıkları, tümörler, solunum yolu hastalıkları ile beslenme, endokrin ve metabolizmayla ilgili hastalıklardan kaynaklandı.
Bu hastalıklara neden olan temel risk faktörleri, tütün kullanımı, fiziksel aktivite eksikliği ve dengesiz beslenme olarak tespit edildi.
Risk faktörleriyle mücadele kapsamında halk sağlığının korunmasına yönelik kurulan Sağlıklı Hayat Merkezlerinin sayısı eylül ayı itibarıyla 247’ye ulaştı.
“Kovid-19’un tıbbi, davranışsal ve sosyal etkileri oldu”
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dolaşım sistemi hastalıkları, tümörler, solunum yolu hastalıkları ile beslenme, endokrin ve metabolizmayla ilgili hastalıklara bağlı ölümlerde Kovid-19 salgınının geniş ölçüde tıbbi, davranışsal ve sosyal etkilerinin bulunduğunu söyledi.
Yıldız, “Bunlar arasında obezite, endokrin ve metabolik hastalık sıklığını artıran, kontrolü zorlaştıran faktörlerdir. Bu hastalıklara bağlı ölümlerin artışında sık ve abur cubur tüketim belirgin olmak üzere sağlıksız beslenme davranışının gelişmesi, oturarak geçirilen hareketsiz zamanın ve ekran zamanının artışı, stres ve kaygı bozuklukları, uyku düzeninin bozulması ve kalitesiz uyku öne çıkan etkenlerdir.” dedi.
Yıldız, bunların dışında salgın döneminde dünyada yüksek kafein ya da şeker içeren içecekler ve sigara tüketiminde artış olduğuna da dikkati çekerek şöyle devam etti:
“Bunların da endokrin ve metabolik hastalıklara bağlı ölümlerde artışa katkısı olabilir. Sağlık sistemleri Kovid-19 pandemisinin ağır yükü altında zorlanırken, endokrin ve metabolik hastalıklar başta olmak üzere kronik hastalıkların rutin takiplerinde tüm dünyada aksamalar yaşandı. Kovid-19 tanısı alan hastalardan önceden endokrin ve metabolik hastalığa sahip olanlarda hastaneye yatış ve ölüm oranları bu hastalıklara sahip olmayanlara göre belirgin olarak arttı.”