Çocuklara gerçeğe aykırı cinsel istismar raporu iddianamesinde doktorun “sözde tedavileri” anlatıldı

İstanbul’da çocuklara gerçeğe aykırı şekilde cinsel istismar raporu çıkardığı iddiasıyla tutuklanan çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu ile 5 sanık hakkında açılan davanın iddianamesinde, Zoroğlu’nun kliniğine gelen çocuklara dissosiyatif (kimlik bozukluklarıyla ortaya çıkabilen psikolojik bir rahatsızlık) etkiler yaratan ketamin maddesini vererek çocuklarda uyuşturucu madde bağımlılığı geliştirdiği belirtildi.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanıklardan Süleyman Salih Zoroğlu’nun seanslarda mağdur çocuklara “rahatlama yaratarak konus¸turacagˆı” s¸eklinde bir açıklama ile “vitamin” olarak isimlendirdigˆi “ketamin” maddesini burundan fısfısla ya da kas içi enjeksiyon yoluyla uyguladığı anlatıldı.

Digˆer sanıkların da klinikteki ketamin uygulamasından ve uygulamanın hukuka aykırılıgˆından haberdar olduklarına yer verilen iddianamede, sanıkların “hukuka aykırılık bilinci” içerisinde kasten hareket ettikleri kaydedildi.

Ketaminin çocuk ve ergen psikiyatrisinde yasal bir kullanım alanı olmadığına vurgu yapılan iddianamede, dosya kapsamında saptanan kullanımların bütünüyle hukuka aykırı olduğu ifade edildi.

Magˆdur çocukların sıklıkla bu maddenin kullanıldıgˆı bilgisini aileleriyle paylas¸mamaları, gizli tutmaları hususunda sanık Zoroğlu tarafından tembihlendikleri, ailelerin söz konusu maddenin kullanıldıgˆını bilseler dahi uygulayan doktorun ünvanını göz önünde bulundurarak bunun hukuki ve tıbbi uygunlugˆunu denetleyebilecek durumda olmadıklarına işaret edildi.

Söz konusu ketamin maddesinin kullanımının yasal olmaması bir yana sorus¸turma konusu olaylar açısından da önemli olduğu vurgulanan iddianamede, şunlar belirtildi:

“Dissosiyatif kimlik bozuklugˆunda kis¸i kendi kimligˆi dıs¸ında bas¸ka kimlikler de tarif etmektedir. Ketamin ise bizzat kendisi dissosiyatif etkiler yaratan bir ajan olup tıptaki kullanım alanlarında sıklıkla dissosiyatif belirtiler ortaya çıkardıgˆı bilinmektedir. Yani sanık klinigˆine gelen çocuklara dissosiyatif etkiler yaratan ajanı vererek dissosiyatif kimlik bozuklugˆunu tedavi etmeye çalıs¸tıgˆını iddia etmektedir. Adeta çocuklara önce hastalık yapan bir mikrop verilmekte sonra da bu mikrobun tes¸his ve tedavisinin yapıldıgˆı iddia edilmektedir. Seanslara devam eden çocuklar s¸ifa bulmak bir yana bu maddeye bagˆlı dissosiasyon yanında bulantı, kusma gibi sorunlar yas¸amakta ayrıca daha vahimi olarak belli bir süre ve yogˆunlukta kullanıldıktan sonra maddenin yarattıgˆı uyus¸turucu etkiye bagˆımlılık gelis¸tirmektedir. Öyle ki klinigˆe terapi için degˆil, sadece igˆne olmak için gelmek gibi bir uygulamanın olus¸maya bas¸ladıgˆı, hastaların maddenin bulundugˆu s¸is¸eyi gizlice alarak, kontrolsüz s¸ekilde ketamin kullandıkları tahkikatla belirlenmis¸tir. Yani sanık, ketaminin uzun süreli kullanımında gerçekles¸ecek nörotoksik etkileri, bagˆımlılık potansiyeli ve psikotik durum olus¸turma özelliklerini de bilinçli olarak kullanmaktadır.”

Ketaminin etken maddesinin at, sıgˆır, kedi, köpek gibi hayvanlara yönelik cerrahi is¸lemlerde de kullanılan bir anestezik olduğu anlatılan iddianamede, sanığın temin ettigˆi maddeyi belli ölçüde sulandırarak, gizlemek amacıyla bir gözlük suyu s¸is¸esine doldurdugˆunun tahkikatla sabit olduğu aktarıldı.

“Sanık mağdur çocuklara ağır bir yönlendirme uyguladı”

İddianamede, sanık Zoroğlu’nun bazı durumlarda hastayı uyandırmakta zorlanması üzerine klinikte panik yas¸andığı, bir magˆdurun fenalas¸arak acil servise kaldırılmasına neden olduğuna dikkati çekilen iddianamede, çocuklara cinsel istismara ugˆradıkları düs¸üncesinin yerles¸tirilmesinin sanığın terapi sırasında kullandıgˆı telkine yönelik açıklamaları, yönlendirici ve kapalı uçlu sorularıyla gerçekles¸tiği kaydedildi.

Sanık Zoroğlu’nun mağdur çocuklara “içindekini kusmazsan iyiles¸emezsin, bir hayatın olmaz, intihar edersin, gelecekte sen de istismarcı olursun” gibi zorlayıcı beyanlarda bulunduğu belirtilen iddianamede, sanığın mağdur çocuklara agˆır bir yönlendirme uygulaması üzerine çocukların yılgınlıkla “evet öyle oldu” s¸eklinde cevap verdikleri anlatıldı.

İddianamede, seans sırasında çocukların kendinden geçmis¸, agˆlamaklı, bitkin, kontrolsüz s¸ekilde gülen, anlamakta, konus¸makta zorlanan bir halde olmasına ragˆmen ısrarla soru sormayı sürdüren sanığın terapilerini ileride kullanacagˆı bir “delil” olarak kayıt altına aldıgˆı tespitine yer verildi.

“Aileleri seans kayıtları ile tehdit etti”

Sanık Süleyman Salih Zoroğlu’nun kendisini “çocuk istismarını ortaya çıkarmaya adamıs¸ bir hekim” olarak lanse ettiğine vurgu yapılan iddianamede, şöyle devam edildi:

“Tahkikat kapsamında tespit edilen hukuka aykırılıklardan biri de bu noktada ortaya çıkmaktadır. Sanık tespit ettigˆi ‘sözde istismar’ vakalarından hareketle bir çok ebeveyne yönelik olarak ‘amacım bagˆcıyı dövmek degˆil üzüm yemek’ ifadesini kullanarak, ailelere elinde seans kayıtları oldugˆunu, belli mal varlıklarını üzerine geçirmeleri halinde ömür boyu bir daha bu konunun açılmayacagˆını, aksi halde bas¸layacak sorus¸turmalar ile rezil olacaklarını belirterek s¸antaj yapmaktadır. Nitekim sanığın, profesör unvanının yarattıgˆı etkiyi de kullanarak ‘I·lgili Makama’ bas¸lıgˆıyla hazırladıgˆı suç duyurularında temin ettigˆi beyanların net adli delil niteligˆinde oldugˆu ve istismar ile suçladıgˆı ebeveynin mutlaka tutuklanması gerektigˆi, aksi halde çocugˆu öldürebilecegˆi gibi suçu ihbar etme amacını as¸an adli makamları yönlendirmeye matuf ifadeler kullandıgˆı belirlenmis¸tir.”

“Yurt dışındaki bağlantısı firari durumdaki FETÖ şüphelisi ablası”

Sanık Zoroğlu’nun mağdur çocuklardan bir kısmını, degˆis¸en sürelerde yasal nitelik tas¸ımayan “yataklı servis” gibi kullandıgˆı evlerde barındırdıgˆı anlatılan iddianamede, “Magˆdur beyanları, mesaj içerikleri ve ses çözümlemelerinden görülecegˆi üzere, çocukların kalması için ayrıca bir ev hazırlamaya çalıs¸an sanığın, adresini gizli tutacagˆı bu evde ailesinden ayırmayı bas¸ardıgˆı çocukların barınacagˆını, bas¸larında kendi ayarlayacagˆı bir psikolog bulunacagˆını, ara ara dini sohbet yapılacagˆını, yine evin güvenligˆinin FETÖ’den ihraç bir kadın polisin sagˆlamasını planladıgˆını beyan ettigˆi ve bu evi ‘bacıhane’ olarak isimlendirdigˆi tespit edilmis¸tir.” değerlendirmesine yer verildi.

İddianamede, sanığın dosya magˆduru çocukların pek çogˆunu, okullarını bırakmaya, ailelerinden ayrılarak olus¸turacagˆı bu evlerde kalmaya, pasaport çıkarıp yurt dıs¸ına gitmeye (özellikle Belçika) ikna etmeye çalıs¸tıgˆı, Zoroğlu’nun bu noktada magˆdurların ailelerinden s¸antaj yoluyla temin edecegˆi paraları kullanmayı planladığı belirtildi.

İddianamede, sanığın yurt dıs¸ındaki temel bagˆlantı noktasının da firari durumdaki FETÖ s¸üphelisi ablası oldugˆuna işaret edildi.

“Ailelerin mal varlığı ve hesap bilgilerine ulaşmaya çalıştılar”

Sanığın klinikte kis¸isel verilerin yasa dıs¸ı s¸ekilde depolandıgˆı bir database kullandıgˆına dikkat çekilen iddianamede, Süleyman Salih Zoroğlu’nun diğer sanık Ahmet Aktas¸’la illegal bir sorgulama paneli üzerinden hastaların aile üyelerine, bu kis¸ilerin adres ve telefon bilgilerine eris¸im sagˆladıkları kaydedildi.

İddianamede, sanıkların ellerindeki bu database’in daha gelis¸mis¸, mal varlıgˆı-hesap bilgilerini de içeren versiyonlarını temin etmeye çalıs¸tıkları, ulas¸tıkları bu verileri hasta çocukların seanslarında ve s¸antaj süreçlerinde kullanmayı planladıkları ifade edildi.

Tüm sanıkların is¸tirak halinde, hukuka aykırılık bilincine sahip olarak ve kasten magˆdur çocuklara fiziksel ve ruhsal zarar verdikleri, ailelerini maddi ve manevi açıdan magˆdur ettikleri ve yargı makamlarını aldatmaya çalıs¸tıkları vurgulandı.

972 yıla kadar hapis cezası istendi

Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, sanık Süleyman Zoroğlu hakkında 21 kez “uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama”, 21 kez “eziyet”, 4 kez “iftira”, 2 kez “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, 2 kez “şantaj”, 2 kez “uyuşturucu madde kullanımını özendirme”, 1 kez “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme”, 1 kez “özel hayatın gizliliğini ihlal etme” suçlarından toplamda 96 yıldan 972 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenmişti.

İddianamede ayrıca, Süleyman Salih Zoroğlu’nun eşi ve klinik idaresini takip eden sanık Özgül Zoroğlu, klinikte psikolog olan sanık Ahmet Aktaş, klinikte bir süre çalışan doktor sanık Hüsnü Ağca, klinik sekreteri sanık İnci Arslan ve klinikte psikolog olarak görev yapan Zeynep Akgül’ün de benzer suçlardan hapis cezalarına çarptırılması talep edilmişti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir